Mimar Sinan Depremi Çözmüştü


     Mimar Sinan' ın eserlerini inceleyen ve birçoğunun restorasyonunu yapan Mimar Abdulkadir Akpınar, koca mimarın yapılarını depreme karşı kusursuz olarak inşa ettiğini söylüyor. Akpınar' a göre; Sinan' ın taktiğini uygularsak bizim yapılarımızda zarar görmez. 17 Ağustos depreminden sonra, Türk medyası her gün yeni bir ihmali haber konusu yaparken, İngiliz ve Fransız gazeteleri ise, depreme ilişkin olarak haberlerinde farklı bir konunun altını çiziyordu: " Türkler yine atalarını (özellikle Mimar Sinan kastediliyor) dinlemedi, atalarına uymamalarının cezasını çekiyorlar. Binlerce ölü...." 

     Eserlerinde en ince nakşa kadar dahi bir fonkisyon yükleyen Mimar Sinan yapıyı tam bir bütünlük içerisinde ele almış. Temelinden tavanına, minarisinden kemerlerine kadar herşeyi birbiri ile bağlantılı halinde uygulamış. Mimar Sinan' ın depreme karşı en önemli tedbirlerinden birisi temelde kullanılan taban harcı. Sadece Sinan' ın eserlerinde gördüğümüz bu harç sayesinde deprem dalgaları emilip etkisiz hale geliyor. Konunun uzmanları bu türdeki temelin depremi etkisiz hale getirdiğinde hem fikirler; ma harcın sırrını tam olarak çözebilmiş değiller.

     Yapılarının yer seçiminde tepeleri ve yüksek mekanları tercih eden Sinan, bir eseri yapmadan önce detaylı yere bir ciğer asar, 3 - 4 gün sonra ciğeri kontrol edermiş. Eğer ciğer çürümüşse yapıyı yapmaktan vazgeçermiş. Ciğer kullanılmasındaki amaç, günümüzde pek çok mühendisin incelemeye hiç gerek duymadığı hava sirkülasyonunu tespit etmek. Ciğer uygulamasından sonra, sıra zeminin sağlamlaştırılmasına gelirmiş. Zemini sağlamlaştırmak için kazıklarla toprağı sıkıştırır, dayanak duvarları inşa ettirirmiş Sinan. Bugün Haliç' ten Süleymaniye Camii' ne kadar uzanan alanda tarihi dayanak duvarlarını görmek mümkün.

     Süleymaniye' nin temeli altı yıl bekletilir. Mimar Sinan Süleymaniye Camii' nin yapılacağı yerin fizibilite çalışmalarını yapıp temelini attıktan sonra ortadan kaybolur. Temel tam altı yıl bekletilir. Burada amaç, temelin zemine tam olarak oturmasını sağlamaktır. Hatta bu bekleyiş, değişik yorumlara da  neden olur. O günkü kayıtlara göre, İran Şahı Tahmasp, Kanuni' nin adını taşıyan bir caminin yapılışının geciktirilmesini Osmanlı' nın maddi sıkıntılar içerisinde olduğuyla yorumlar. Katkımız olsun diyerek, Kanuni Sultan Süleyman' a bir sandık dolusu mücevher gönderir. Sultan Süleyman gelen bu yardım sandığını Mimar Sinan' a vererek; "Madem bu taşlar gönderilmiş, bunları yapının temelinde kullanalım" der. Sinan da mücevherleri Horasan harcına karıştırarak caminin temelinde kullanır. 

     Yapının sağlığını zemin ve nem gibi dış ortamlardan etkilenmemesi için tüm tedbirleri alan Mimar Sinan, mimari çizimleri gerçekleştirirken yapılarını bir bütün halinde ve küresel olarak ele almış. Böylece herhangi bir sarsıntı da yapının bir bütün halinde ve küresel olarak hareket etmesi ve kırılıp hasar görmemesi sağlanmış. Sinan, kullanacağı taşlara da dikkat etmiş. Her an deprem ve doğal afetler olabileceğinden, taşların hava koşullarından etkilenip zayıflamasını önlemek için değişik taşlar kullanmış yapılarında. Hangi taşın hangi zeminde ve iklim şartlarında kullanılacağını tespit etmiş. Örneğin, İstanbul şartlarına en uygun olarak kufenk taşını tercih etmiş. Sinan, Kur'an-ı Kerim' de geçen, "Biz dağları yeryüzüne çivi gibi gömdük" ayetinden etkilenerek yapılarının yer altındaki kısmını ona göre inşa etmiş. Yapıları hislerine göre değil, matematiksel olarak oluşturmuş. 

Yorumlar