Osmanlı' nın Düşündüğü Ancak Gerçekleştiremediği Proje


     1566 yılında Ruslar, Hazar Denizi' nin kuzeyinde bir Türk Devleti olan Astrahan Hanlığı' nı almışlardı. Osmanlı Devleti, bu tarihten 13 yıl sonra 1569' da, Astrahan' ı Ruslardan kurtarmak için bir sefer düzenlemeye karar verdi. Ancak asıl heden Don-Volga Kanalı' nı açmaktı. Bu kanal açılırsa, Astrahan ve Kuzey Kafkasya tabii şekilde Osmanlılara geçecekti. Ancak böyle bir kanalın kazılması kolay değildi. Rusların bu kanalı ancak 1952 yılında gerçekleştirebildikleri hatırlanırsa, meselenin önemi anlaşılır. Ancak, kanal açılırsa Rusların Hazar'la Kuzey Kafkasya ve İran ile Türkistan' a giden yolları kesilmiş, Türkiye Türkistan arasında doğrudan doğruya bağlılık kurulmuş olacaktı. Askeri, siyasi ve stratejik olduğu kadar, büyük iktisadi menfaatler de sağlanacaktı. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, bu işi Şıkk-ı sani Defterdar-ı yani Maliye Müsteşarı Çerkes Kasım Bey' e verdi. Bu şahıs asker değildi; üstelik devletin ikinci derecede görevlilerinden biriydi. Maliyecilikten yetişmiş olan bu zat, hiç bilmediği bir ülkede hiç anlamadığı bir işle vazifelendirilmişti. Böyle bir adamın Kırım Hanı Devlet Giray' a söz geçirebilmesi zordu.

     İki nehir arasındaki 50 kilometrelik kanalın kazılmasına ve Astrahan' ın kuşatılmasına Eylül gibi bir tarihte başlandı. Kanalın kazılması için hazırlıklar başlarken iş yüz üstü bırakıldı. İşçiler, Volga sırtından esen korkunç soğuklara dayanamadı ve büyük telefat verildi. Kanal' ın gerçekleştiği taktirde Kırım' ın önemi kalmayacağını sanan Devlet Giray Han, işi hafiften aldı. Bu sıralarda Yemen meselesinin önem kazanması üzerine kanal yarıda bırakıldı. Muazzam emekler boşa gitti. Fakat Rusların modern tekniklerle ancak 383 yıl sonra gerçekleştirebildikleri bu kanal işini, Türklerin XVI. asırda ele almaları ve kazıya başlamaları, bu çağ Türkiyesinin kudreti hakkında bir fikir vermeye yeter. II. Selim bu projenin başarısızlığından çok kederlendi ve: "Cümle masarif ve zayiat görülüp senden tazmin olunmalıdır" diyerek, bütün sorumluluğun Sokullu Mehmed Paşa' ya ait bulunduğunu söyledi. 

Yorumlar