Osmanlı Ticaret İlkeleri


     Almanya İmparatorluğu' nun hizmetinde Bolognalı bir İtalyan soylusu ve askeri olan Orgeneral Kont Marsigli şöyle der: "Gerek Türkler, gerek Türk  İmparatorluğu' nda yaşayan diğer milletler, ticaret sahasında çok faaldir. Bilgili, mahir, dirayetli tacirlerdir. Bab-ı Ali' nin (hükümet) değişmez politikası, ticaretle uğraşanlara her türlü kolaylığı göstermektedir. Osmanlının prensibi, 'mümkün olduğu kadar ticari mallar girip çıksın' dır. Zira, mal ne kadar gelip giderse, devletin geliri o derece artmaktai halkta o derece zenginleşmektedir. Bab-ı Ali, ağır ticari vergilerden kaçınmıştır, bugünkü politikası da öyledir. Ağır verginin, hem malın dolaşımını engellediği, hem de kaçakçılığı doğurduğunu, devletin ve halkın gelirini azalttığı fikrindedir. 

     Babı- Ali, kaçak mala el koyar. Hiçbir tacir vergisini ödemediği, beyan etmediği malı kaçırmaya cesaret edemez. Zira ticaret lisansı elinden alınır. Çok defa bütün varlığına el konulur. Hiçbir Avrupa devleti yoktur ki, Osmanlı ile -savaş gibi sebeplerle- ticaretini kestiği taktirde sıkıntıya düşmesin. Birçok Avrupa devleti, bazı maddeleri kesin şekilde Osmanlı' dan almaya mecburdur. Türk kerestesi gelmezse Avrupa' da birçok tersane durur. Türk tarım ürünleri ve hayvanı birçok Avrupa ülkesini besler. Türk kumaş, iplik, bakır ve deri sanayisi üstündür. Gerek ateşli, gerek kesici Türk silahları Avrupa' da çok makbuldür. Bu sebeple Osmanlı' ya sattığı malı, ondan satın aldıkları için yetmez. Bab-ı Ali, Avrupa' dan büyük paralar çektiğinin idraki içindedir. Avrupa tacirlerine her türlü kolaylığı sağlar. Formaliteleri asgariye indirmiştir. Gümrük vergilerini düşük tutar. Avrupalı, malını bir Osmanlı limanına getirip boşaltır, Osmanlı ülkelerine bizzat gönderemez. Bu düzeni Türkler 1683' den sonra eskisi ölçüsünde işletemiyorlar. Zira Avrupa gemileri iyice Hint Okyanusu' na girmişlerdir." 

Yorumlar