Bilge Tonyukuk Yazıtının Bugünkü Türkçeye Çevrilmiş Şekli



     (Ben) Bilge Tonyukukum. Kendim Çin Elinde doğdum. Türk milleti ( o zaman) Çin' e tâbi idi. Türk milleti (nin) hanı olmayınca (Türkler) Çinden ayrıldı. Hanlandı. (Fakat sonra) hanını koyup (bırakıp) Çin'e yine teslim oldu. Tanrı şöyle demiş.(ti) : 'Han verdim. Hanını koyup teslim oldun ! ' Teslim olduğu için Tanrı öldürmüş(tü). Türk milleti öldü, mahvoldu, yok oldu. Müstakil Türk milleti yedi yüz (kişi) oldu. İki bölüğü atlı idi. Bir bölüğü yaya idi. Yedi yüz kişiyi idare eden büyüğü şad idi. Toplan(ın) dedi. Toplayan bendim : Bilge Tonyukuk. (Onu) Kağan mı yapayım derim, düşündüm. (Kişi) arık buğayı, semiz buğayı ıraktan bilmek dilese semiz buğa, arık buğa diye bilmezmiş diye öyle düşündüm. Ondan sonra Tanrı bilgi verdiği için kendim (onu) kağan yaptım. Bilge Tonyukuk, Boyla Bağa Tarkan ile İlteriş Kağan olunca cenupta Çin'li(ler)i, doğuda Kıtay (lar) ı , şimalda Oğuz(lar)ı, (bir) çok öldürdü. Bildi (de) eşi , şeref (te) eşi bendim. Çugay Kuz (ve) Karakum'da oturuyorduk.

     Geyik yiyerek, tavşan yiyerek oturuyorduk. Millet(in) boğazı toktu. Düşman (lar)ımız etrafta kuş gibi idi. Biz tetikte idik. Öyle otururken oğuzdan haberci geldi. Haberci (nin) sözü şöyle :'Dokuz Oğuz milleti üzerine kağan oturdu.' der. Çin'e Kunı Sengün'ü göndermiş. Kıtaya Tungra Sem'i göndermiş. Haber(i) şöyle göndermiş. Azlık Türk milleti harekete gelmiş. Kağanı kahramanmış. Veziri bilge imiş. O iki kişi var olursa, seni, Çinliyi öldürecek(tir) derim. Beni, Oğuzu da öldürecek(tir) derim. (Siz) Çinli(ler) cenuptan taaruz edin. (Siz) Kıtay(lar) doğudan taarruz edin. Ben şimalden taarruz edeyim. Türk müstakil milleti yerinde (hiçbir) sahip yürümesin. Mümkünse (sahibi) yok edelim derim. O sözü işitip gece uyuyasım gelmedi. Gündüz oturasım gelmedi. Ondan ötürü kağanıma arzettim. Şöyle arzettim: Çin, Oğuz, Kıtay bu üçü kavuşup gelecek (olurlarsa) tehlikede kalacağız. (Bir şey) yufka iken toplamak kolay imiş. İnce iken kırmak(da) kolay. Yufka kalın olursa toplamaklık güç imiş. İnce yoğun olursa kırmaklık güç imiş. Doğuda Kıtaya, cenupta Çin'e, batıda batılı(lar)a, şimalde Oğuza iki üç bin çerimizle geleceğiz. Olursa nasıl olur. Öylece arzettim. Kağanım ben Bilge Tonyukuk'un arzettiğim maruzatımı kabul buyurdu. Gönlünce idare te dedi. Kök Üng'ü bata çıka aşarak, Ötüken ormanına doğru sevkettim. İnek göle Tuğla (ırmağın) dan Oğuz(lar) geldi. Çerisi üç bin imiş. Biz iki bindik. Savaştık. Tanrı tarlıkadı. Dağıttık. Irmağa düştü(ler). Dağıldık(ları) yol(lar) da öldüler. Ondan ötürü Oğuz(lar) boyu ile geldi(ler). Türk milletini Ötüken yerine (getirmiş), ben kendim Bilge Tonyukuk, Ötüken yerine konmuş diye işitip cenuptaki halk. batıdaki , şimaldeki halk geldi.harekete gelmiş. Kağanı kahramanmış. Veziri bilge imiş. O iki kişi var olursa, seni, Çinliyi öldürecek(tir) derim. Beni, Oğuzu da öldürecek(tir) derim. (Siz) Çinli(ler) cenuptan taaruz edin. (Siz) Kıtay(lar) doğudan taarruz edin. Ben şimalden taarruz edeyim. Türk müstakil milleti yerinde (hiçbir) sahip yürümesin. Mümkünse (sahibi) yok edelim derim. O sözü işitip gece uyuyasım gelmedi. Gündüz oturasım gelmedi. Ondan ötürü kağanıma arzettim. Şöyle arzettim: Çin, Oğuz, Kıtay bu üçü kavuşup gelecek (olurlarsa) tehlikede kalacağız. (Bir şey) yufka iken toplamak kolay imiş. İnce iken kırmak(da) kolay. Yufka kalın olursa toplamaklık güç imiş. İnce yoğun olursa kırmaklık güç imiş. Doğuda Kıtaya, cenupta Çin'e, batıda batılı(lar)a, şimalde Oğuza iki üç bin çerimizle geleceğiz. Olursa nasıl olur. Öylece arzettim. Kağanım ben Bilge Tonyukuk'un arzettiğim maruzatımı kabul buyurdu. Gönlünce idare te dedi. Kök Üng'ü bata çıka aşarak, Ötüken ormanına doğru sevkettim. İnek göle Tuğla (ırmağın) dan Oğuz(lar) geldi. Çerisi üç bin imiş. Biz iki bindik. Savaştık. Tanrı tarlıkadı. Dağıttık. Irmağa düştü(ler). Dağıldık(ları) yol(lar) da öldüler. Ondan ötürü Oğuz(lar) boyu ile geldi(ler). Türk milletini Ötüken yerine (getirmiş), ben kendim Bilge Tonyukuk, Ötüken yerine konmuş diye işitip cenuptaki halk. batıdaki , şimaldeki halk geldi.

     İki bin idik......(1)oldu. Türk milleti oturuken, türk kağanı oturuken Şandung şehir(ler) ine, deniz (kadar) taarruz ettiği yok imiş. Kağanıma arzedip çeri yürüttürdüm. Şandung şehir(ler) ine, denize (kadar) taaruz ettirdim. Yirmi üç şehir tahrip etti. Usın Bundat yurdunda kalıyordu. Çin kağanı düşmanımızdı. On ok kağanı düşmanımızdı. Fazla olarak güçlü Kırgız kağanı da düşmanımız oldu. Bu üç kağan danışıp Altın orman üzerinde kavuşalım demiş(ler). Şöyle danışmış(lar): Doğudaki Türk kağanına doğru çeri yürütelim demiş(ler).Ona karşı çeri yürütmezsek kaçınırsak o bizi, (çünkü) kağanı kahamanmış, veziri bilge imiş, kaçınırsak öldürecek(tir). Üçümüz kavuşup çeri yürütelim. Onu yok edelim demiş(ler). Türgiş kağanı şöyle demiş: Benim milletim(de) orada olacak(tır) demiş. Türk milleti dahi kargaşalıktadır demiş. (Onlara tâbi olan) Oğuz(lar) ı da isyandadır demiş. O sözü işitip gece dahi uyuyasım gelmez oldu. Oturasım gelmez oldu. Orada düşündüm, ilk önce Kırgızlara karşı çıkarız dedim. Kökmen yolu bir imiş. Kapanmış diye işitip bu yoldan yürürsek yaramacak dedim...................Kılavuz diledim. Uzaktaki Az (Elinden bir) er buldum. Kendim Az yeri ..............imiş. Bir durak imiş. Anı ırmağı(na) gitmiş. Onlar yatıp bir atlı gitmiş diye o yolu yürürsek semin(dir) dedim. Düşündüm. Kağanına arzettim. Çeri yürüttüm. Atlandırdım. Ak Termeli geçerek Oğuz(ları) öne sevkettim. At üzerine bindirerek karı söktüm.ş Yukarı at yederek, yaya ağaç(lara) tutunarak çıkarttım. Öndeki er(ler) (karı) çiğnedikten sonra ilerletip ibarı aştık. Güçlük çekerek indik. On gece yandaki dağ sırtlarındaki engeller arasından gittik. Kılavuz yer yanılıp boğazlandı. Kağan:'Zahmet çekip çok hızlı gidin'demiş. 'Anı suyuna varalım'. O su kıyısına vardık. (Çeriyi) saymak için (atlardan) indirdik. At(lar) ı ağaca bağlıyorduk. Hem gündüz, hem gece hızla gittik. Kırgız(lar)ı ansızın bastık. Süngü(ler)le açtık. Hanı, ordusu derilmiş(ti). Savaştık. Kargıdan geçirdik. Hanını öldürdük. Kağana Kırgız milleti teslim oldu. Baş eğdi. Döndük. Köğmen ormanından beri geldik Kırgız(lar) dan döndük. Türgiş kağanından haberci geldi. Sözü şöyle:Doğu Kağanına karşı çeri yürütelim demiş. Yürütmezsek bizi, 8çünkü) kağanı kahramanmış, veziri bilge imiş, kaçınırsak, bizi öldürecek(tir) demiş. Türgiş kağanı sefere çıkmış dedi. On Ok milleti gecikmeksizin sefere çıkmış der. Çin çerisi(de) var imiş. O sizi işitip kağanım:'Ben eve doğru ineyim'dedi. Katun yok olmuştu. 'Onu yuğlatayım'(1)dedi. 'Ordu (ile) varın' dedi. 'Altın ormanda oturun'dedi. 'Sübaşı (olarak) İnel Kağan (ile) Tarduş şadı varsın'dedi. Bilge Tomyukuka, bana dedi:'Bu orduyu ilet'dedi. 'Cezayı gönlünce söyle. Ben sana ne iyeyim'dedi. (Düşman) gelirse haberci gönder. Gelezse söz ve haber alarak otur'dedi. Altın ormanda oturduk. Üç haberci kişi geldi. Söz(ler)i bir: Kağan(lar)ı çeri çıkardı. On ok çerisi gecikmeksizin sefere çıktı der. Yarış ovasında derilelim demiş. O sözü işitip kağana doğru o haberi gönderdim. Handan geriye haber geldi. Oturun diye demiş ileri gitme(yin) demiş. Bögü Kağan bana böyle haber göndermiş:'Bilge Tonyukuk uyanıktır. Özlüdür. Anlar Çeri yürütelim diyecek. Kabul etmeyin'. Bu sözü işitip çeri(yi) yürüttüm. Altın ormanı yolsuzun aştım. İrtiş ırmağını geçitsizin geçtik. (Yürüyüşe) gece devam ettik. Bolçu'ya tan atarken eriştik. (Bir) esir getirdi(ler). Sözü şöyle (idi): Yarış ovasında on tümen (1) çeri derildi der. O sözü işitip beğler hep: 'Dönelim.Güçsüzün kendili saklaması yek(tir)'dedi. Ben şöyle derim, ben Bilge Tonyukuk: 'Altın ormanı aşarak geldik. İrtiş ırmağını geçerek geldik. Gelmiş (olan düşmanlar) kahraman dedi(ler). Fakat bizi duymadı(lar). Tanrı, Umay mukaddes Yerse(lar) (onlara) gaflet verdi. Neye kaçacağız? Çok(tular) diye nete korkacağız? Az(ız) diye ne(den) basılalım?. Taarruz edelim dedim. Taaruz ettik. Dağıttık. Ertesi gün çok geldi(ler). Ateş gibi kızıp geldi(ler). Savaştık. Bizimkilerden iki uç(lar9ı yarıdan artık idi. Tanrı yarlıkadığı şadı ara bağladı. Dağıttık. Kağanı tuttuk. Yabgusunu, şadını orada öldürdü(ler). Elli kadar er tuttuk. O gece halkının hepsine haber gönderdik. O haberi işitip On Ok beğleri, halkı hep geldi. Baş eğdi. Gelen beğleri halkı nizama koyup, toplayıp biraz halk kaçmıştı, On ok çerisini (arkalarından) yürüttüm. Biz de çeri sevkettik. Onları takip ettik. Yinçü ırmağını (1) geçerek Tinesi oğlu(nın) yattığı Bengiye değin, Demir kapıya değin takip ettik. Oradan geri döndürdük. İnel Kağana... Araplara yakın....orada Yerüki Suk kumandasında Suğdak halkı hep geldi. Baş eğdi. Türk milleti Demir kapıya, Tinesi oğlu(na), Tinesi oğlunun yattığı dağa taaruz etmiş. Sahipsiz imiş. O yere ben Bilge Tonyukuk taaruz ettiğim için sarı altın, ak gümüş, kız....hazine(leri) zahmetsiz(ce) getirdi(ler). İlteriş Kağan, bilgeliği ve kahramanlığı dolayısıyla Çinli(ler)le on yedi defa savaştı. Kıtay(lar) la yedi defa savaştı. Oğuz(lar)la beş defa savaştı. O zaman vezir de ben idim. Başkumandanı da ben idim. İlteriş Kağana....Türük Bögü Kağana, Türük Bilge Kağana...Kapağan gücü(mü) ona verdim. Ben kendim büyük atlı kol(ları) gönderdim. Gece uyumadı. Gündüz oturmadı. Kızıl hanım(ı) tüketerek kara terim(i) su gibi akıtarak işi(mi), gücü(mü) verdim. Ben kendim büyük atlı kol(ları) gönderdim. Arkuy ve ateş kulelerini(2) çoğalttım. Yenilen düşman(lar)ı getiriyordum. Kağanımı sefere çıkarttım. Tanrı yarlıkıyarak bu Türk milleti (içinde) silahlı düşmanı gezdirmedim. Damgalı atı koşturmadım. İlteriş Kağan çalışmasa (idi), (ona) uyarak ben kendim çalışmasa (idim) El de , millette yok olacaktı. Çalıştığı için, (ona) uyarak kendim çalıştığım için el de el oldu. Millette millet oldu. Kendim (artık) ihtiyarladım. kocadım. Herhangi yerdeki kağanlı millete (baş olarak) (bir) serseri var olsa ne felaket olacak imiş!

     (Bunları) Türük Bilge Kağan(ın) Eline yazdırdım. Ben , Bilge Tonyukuk. İlteriş Kağan çalışmasa idi, yok olsaydı;ben kendim Bilge Tonyukuk çalışmasa idim, ben yok olsaydım Kapağan Kağan ve Türk müstakil milleti yerinde boy(lar)da, , millette , kişilerde sahipsiz olacaktı. İlteriş Kağan, Bilge Tonyukuk çalıştıkları için, Kapağan Kağan ve Türk müstakil milleti büyüdü. (Şimdi) Türük Bilge Kağan, Türk müstakil milletini, Oğuz milletini iyi idare ederek (tahtta) oturuyor.

     Bu yazıt çok sade bir dille yazılmıştır. Edebi bir gaye güdülmemiştir. Bununla Kül Tigın ve Bilge Kağan yazıtları arasında pek küçük bir dil farkı da vardır. Bu sonuncularda edebi bir gaye güdüldüğü de muhakkaktır. Bunlara bakarak, bazı bilginler, Bilge Tonyukuk yazıtının halk dili ile , ötekilerin ise edebi dille yazıldığını söylüyorlar. Bu fikir doğru olsa gerektir.


KAYNAK: HÜSEYİN NİHAL ATSIZ - TÜRK EDEBİYATI TARİHİ

Yorumlar