Türk Söylencebilimi



---GÜNCELLENECEK---

     
Türk Söylencebilimi' nin (Mitolojisi) ufak bir kısmını içeren içeriktir;


   OLCAY HAN: Reşidüddin' in Oğuznamesinde Nuh' un oğullarından birisi olan Yefs' in (Yafes) adı olup, Türk soyunun atası olarak gösterilmektedir.

   SARI ÖKÜZ: Düz olarak tasavvur edilen dünyayı yakuttan iki boynuzu arasında taşıyan 70 bin ayaklı bir öküzün adı olup, iki ayağı arasında binlerce yıl zaman farkı bulunmaktaydı. Özbek yazar İmami' nin 17. yüzyılda kaleme aldığı Hanname' de Yecüç ve Mecüç' ün Karn ül-Bakar (öküz boynuzu) adlı dağlarda yaşadığını bildirmiştir.

   TAYBURUL: Manas' ın uçan kuşlarla yarış edebilen, konuşma yeteneğine sahip atının adıdır.

   TENGRİ HAN: Kumık Türklerinin dokunulmaz saydıkları yaşlı ve yüksek bir ağaca verdikleri isimdir.

   TULPAR: Beyaz renkli kanatlı bir atın adı olup, Manas destanında sadece seçkin atları nitelemek için kullanılmıştır. Gök rengine sahip olarak betimlenmesi onun tanrısal yanına bir vurgudur.

   YARIMTIK: Başkurd halkının inanışında tek gözlü ve tek ayaklı şeytani bir varlığın adıdır.

   ANKA KUŞU: Bir fili bile havaya kaldırabilecek güç ve büyüklükte, güneşle özdeşleştirecek güzellikte efsanevi bir kuşun adı olup, Kafkas dağlarının zirvesinde yaşadığına inanılmaktaydı. Anka Kuşu, Zümrüd-ü Anka Kuşu, Hüma Kuşu, Simurg, Devlet Kuşu adlarıyla da bilinmekte olup, Arap efsanelerinde bahsi geçen Rok ile Mısır ve Yunan mitolojisindeki Phoenix' le benzerlik göstermektedir. Anka Kuşu 1700 yıllık bir ömrün ardından yeniden dirilmek için kendini ateşe atınca yanarak ölmekte ardından kendi küllerinden yeniden doğmaktaydı. Yüzü insana benzetilip, her hayvandan izler taşıyan yaratık erkek olup eşi yoktur. Masal kahramanlarını kanatları üzerinde taşıyan Anka Kuşuna ait öykülere Mesnevi ve Şahname' de rastlanmaktadır.

   ATEŞ AT: Doğaüstü güçlere sahip atların atasıdır. Söylenceye göre Ateş at sahibiyle konuşabilen, rüzgar hızında koşan bu at yabaniyken kavalın mucidi kabul edilen bir Tatar prensi tarafından yakalanıp evcilleştirilmiştir.

   AVCI PİRİM: Bütün kuş ve hayvanların dillerini bilen avcı. Azeri söylencelerinde yılanlar padişahının ağzına tükürmeyi başarınca tüm hayvanların dilini konuşabilme becerisi kazanmış, tüm dünyayı gezip dolaştıktan sonra yüz yaşına kadar bir mağarada yaşamış bir kahramanın adıdır.

   AKBÜĞE HAN: Şifa tanrısının adı olup, elinde bir sopa ve beyaz bir yılan taşıdığına inanılmaktadır.

   AKKULA: Kırgız söylence kahramanı Manas' ın olağanüstü niteliklere sahip sadık atının adıdır.

   ALDACI: Altay Tatarlarının inanışında kötü ruh Erlik' in, hakimi olduğu yer altı dünyasından, insanlar diyarına gönderdiği ölüm meleklerinin adıdır. Aldacı Han adı verilen şefleri tarafından yönetilen Aldacılar insanların ruhlarını alarak onların yeryüzündeki hayatlarına son vermektedir.

   ALTAY HAN: Altın Dağ' ın koruyucusu olduğuna inanılan bir ruhun adı olup, altından bir zırh ve miğfer taktığına mızrak ve yay gibi silahlarının ve atının koşum takımlarının yine altından olduğuna inanılmaktadır.

   ALTIN DAĞ: Altay Dağlarının sembolize edilmiş formu olup, gökyüzünde tanrıların yurdunda bulunduğuna hatta Ülgen' in tahtının burada yer aldığına inanılmaktaydı.

   ALTIN KADER KİTABI: Tanrıça Ayzıt Hatun' un insanların hayatını kaydettiği kitabın adıdır.

   AMARONA: Özbek halkının inanışında kadınların koruyucu tanrıçasının adıdır.

   ARSAN DUOLAY: Boynuzlu ve sakallı olan, sayısız hesapsız servete sahip olan, yer altı dünyasında yaşayan şeytani varlık. Yakut halkının inanışında yeraltı dünyasındaki iblislerin liderinin adıdır. Pis kokan bu yaratığın bir karısı ve her biri ayrı bir iblis grubunu yöneten yedi oğlu vardır. İnsanlar bu yaratığın dikkatini üzerlerine çekmemek için adını bile telaffuz etmekten kaçınırlar.

   ABA HAN: Hakas halkının inanışında Altın Göl veya Abakan ırmağı kıyısında yaşadığına inanılan bir yağmur ruhunun adı olup, ayı görünümünde bir ata ruhu olarak tasvir edilmekteydi. Abakan, Apa Han, Ayı Han olarak da bilinmekteydi.

   AÇGÖZ: Başkurt destanlarında geleceği görebilen, çok yemek yediği ve yedikçe doymadığı için bu adla tanınan bir kahramanın adıdır. Türk efsanelerinde (Köroğlu vb. gibi) efsane kahramanlarının açgözlülüğü ve çok yemek yemesi pek çok kültürde övülen bir özellik olup, mecazi olarak ölüm ile ilişkilendirilmektedir.

   AĞAÇ İYESİ: Bedeni kıllarla kaplı, çürük yaprak gibi kokan bir varlık olan ağaçların koruyucu ruhlarına verilen isimdir. Havada uçabildiğine hatta kanatlı bir atı bulunduğu da söylenmektedir.

   AK ATA: Demir bir yay kullanan deniz tanrısının adı olup, kimi zaman balık formunda tasvir edilmektedir.

   AK KIZLAR: Ülgen Han' ın isimleri bilinmeyen 9 kızı olan iyilik tanrıçaları olup, Kıyanlar adıyla da bilinirler.

   AK OĞLANLAR: Ülgen Han' ın 7 oğlunun (Karşıt, Pura, Burça, Yaşıl, Karaguş, Hanım, Baktı) adı olup, her biri ayrı bir Altay boyunun koruyucusu kabul edilmektedir.

   AKGÖL: Dünya Ağacının üzerinde göğün 3. katında yer aldığına inanılan içi süt dolu bir gölün adı olup, yeryüzüne inmeyi bekleyen ruhlar burada konaklamaktadır. Hayatın kaynağı olarak kabul gören Akgöl' ün suyu Kübey Hanım tarafından doğacak çocukların ağzına damlatılarak bedenlerinin içine ruh konulmaktadır.

   KUĞU KADIN: Tatar söylencelerinde bahsi geçen doğaüstü bir varlığın adı olup, ruhunu altın bir kutuda onu da altın kutuyu, dokuz kat yeraltında, bakır bir kayalığın altındaki siyah bir tabut içerisinde saklamaktaydı. Ruhu bedeninde olmadığı için öldürülemeyen kadın ile savaşan Kartaga' nın akıllı atlarından birisi yaşlı bir adam formuna bürünüp tabutu açmayı ve içinde barınan yedi küçük kuşu azat ederek Kuğu kadının ölümlü olmasını sağlamıştır. Kahraman kuşların hepsini öldürdüğünde Kuğu kadın olduğu yere yığılıp, ölmüştür.

   NAMA: Altay Türklerinin tufan söylencesinde bahsi geçen yarı-kör bir kahramanın adı olup, Ülgen tarafından bir gemi yapması konusunda uyarıldıktan sonra Sozun Oğul, Sar Oğul ve Balıka adlı üç oğlu ile birlikte gemiyi inşa etmiştir. Nama karısı, oğulları, dostları ve hayvanlarını yanına alarak sel tufanından kurtulmayı başarmıştır. Bir süre sonra karısı Nama' ya beraberindeki tüm insan ve hayvanları öldürüp hep birlikte ölüler dünyasına gitmeyi önermişse de Nama' nın büyük oğlu Sozun Oğul babasına bunun hata olacağını söylemiştir. İyice yaşlanan Nama karısını öldürmüş ardından kendisi yaşlılıktan vefat etmiş yeryüzü oğullarına kalırken kendisi ölüler dünyasına Jaik Han adıyla hükümdar olmuştur.

   ÇAY NİNESİ: Azeri halkının inanışında dere ve çaylarda yaşayan yaşlı kadın görünümünde bir ruhun adı olup, köprüden geçerken suya bakan insanların başını döndürerek suya düşüp boğulmalarını sağlar. Sibirya Tatarları' nda 'Su anası' , Kumk ve Karaçaylarda 'Suv anası' adlarıyla bilinir.

   ÇİKE: Çuvaş halkının inanışında iki karış boyunda yaşlı insan görünümünde bir varlığın adı olup 'boyu bir karış sakalı iki karış' karakterinin bir varyantıdır. Yanına gelenlere destan anlattırıp, şarkılar söyletir.

   ÇİLTANLAR: Şamanist gelenekte dünyayı idare eden, insanları koruyan ruhların genel adı olup Anadolu Türklerinde rastlanılan 'Kırklar' inancıyla benzerlik gösterir.

   DAĞ ANASI: Trabzon ili, Maçka ilçesinde dağların koruyucu dişi ruhunun adı olup, yayla zamanı insanların gelmesiyle sevindiğine sonbaharda yaylalar terk edilince üzüldüğüne inanılmaktaydı. Bir anlatıya göre Dağ Anası' nın varlığına inanmayan bir hoca veya papaz kışı yaylada geçirmiş, ertesi bahar köylüler hocanın ölüsünün başında "Ben ne açlıktan ne susuzluktan öldüm, dağlar anasının sesinden öldüm" notunu bulmuşlardır. Hoca vasiyeti üzerine Karakaban yaylasına gömülmüştür. Köroğlu söylencesinin Türkmen varyantlarında Köroğlu' nun anasından Dağ Ana adlı efsanevi bir yaratık olarak bahsedilmektedir.

   DAĞ İYESİ: Dağ ve ormanların koruyucu ruhları olan iri yapılı, kirpiksiz ve kaşsız bu varlıklar istediklerinde hayvan kılığına girebilir, avcılardan kendilerine hikaye anlatmalarını ister, ormanda yüksek sesle gülünmesinden hoşlanmazlardı. Karakasların 'Dağ Ezi' olarak adlandırdığı bu varlıklar evcil ren geyiği sürülerini koruyup kıymetli av hayvanları hediye ettiğinden mevsim başlangıçlarında onurlarına ateşe yağ dökülerek harlandırılırdı. Türk inancında orman iyeleri sıklıkla ayılarla özdeşleştirilir ve genellikle 'Karaoğlan' olarak adlandırılırdı.

   DEMİR KAZIK: Kırgız ve Başkurtların kutup yıldızını tanımlamak için kullandığı terim olup Moğol ve Tunguzlarca 'Altın Direk' adıyla bilinmektedir. Gök kubbenin etrafında döndüğü merkezi olarak düşünülen kutup yıldızına tanrıların atlarını bağladığına inanılmaktaydı.

   DEMİRHAN: Yakut halkının inanışında dağların koruyucu ruhunun adıdır.

   AZAR: Tuva halkının inanışında 'melek, tanrı' benzeri doğaüstü varlıklara verilen isim olup, aynı zamanda 'gök' anlamına gelmektedir.

   AZAR BEZAR: Azeri halkının inanışında Azar adı verilen ruhların insan bedenine girerek oluşturduğu hastalıktır.

   BAY: Gözle görülebilen nesne veya ruhani varlıklara, kutsallık anlamı katan 'ulu' anlamı veren bir ön ektir. Zamanla hakanların Türklerde Tanrı' nın yeryüzündeki temsilcisi olarak görülmesi sebebiyle Türkçe erkekler için kullanılan asalet ünvanı 'bey' ve kadın karşılığı 'begüm' kelimeleri ortaya çıkmış olmalıdır.

   BAY BAYANAY: Yakut halkının inanışında bereket ve refah ile ilişkilendirilen av tanrıçasının adı olup, avcıların koruyucusu kabul edilmekteydi. Altay, Sakha ve Sibirya Türklerince de tapnılan tanrıçanın adı "zengin" anlamına gelmekte ve Orta Asya' da Payna olarak bilinmekteydi. Bay Bayanay dışında orman tanrıçası Tag Bayanay ve balıkçılık tanrıçası Ughu Bayanay aynı adı taşımaktaydı. Boyana Altay Türklerinin inanışında dünyaya yeni gelen çocukların koruyucu tanrısı kabul edilmekteydi.

   BURKUT: Yağmur koruyucusu. Elindeki asayla bulutları bir yerden başka bir yere taşır, yıldırım çaktırır... Türkmen ve Kazan halkalarının inanışında elindeki asasıyla bulutları hareket ettiren, şimşek çaktıran gök tanrının adıdır. İslam' ın kabulünün ardından Burkut Baba adıyla Türkmen folklorunda varlığını sürdürmüş, ölülerin canlarını Azrail' in elinden alabilecek kudrete sahip olup efsanevi ilk şamanla özdeşleştirilmiştir.

   BUZUL TOYUN: Gök tanrının yardımcılarından birisinin adıdır. (Diğeri: Bumçak)

   CANBULAT BEY: Kıbrıs adasında Magosa kentinde bulunan bir türbenin adı olup çocuğu olmayan aileler tarafından ziyaret edilmekte ve türbede bulunan incir ağacına bezler bağlayıp, odakta bulunmaktadır. Bir efsane' ye göre Kıbrıs' ın alınması sırasında şehit düşmesine karşın kafası koltuğunun altına alıp bir müddet daha savaşmıştır.

   CAYIK: Altay Türklerinin inanışında evrenin yaratılışında pay sahibi olan tufan tanrısının adıdır.

   ÇARŞAMBA KARISI: Anadolu folklorunda Çarşamba günleri öfkelenerek insanlara zarar veren doğaüstü özelliklere sahip bir kadın olup Çarşamba cadısı adıyla da bilinen bir cadı veya cin varyantıdır.

   KAMGAN: Hem kağan hem de şaman anlamında geçen bir kelime olup, ilk zamanlar halkın siyasi önderi olan kağanın aynı zamanda dini önder (kam / şaman) olduğuna işaret etmektedir.

   KARA UMAY: Ölüm meleğine verilen isimlerden birisidir. Hakaslarda bir evde ardarda çocuk ölümleri görüldüğünde Kara Umay o evi mesken tutmuş demekti. Anadolu, folklorunda çocukları korkutmak için adı telaffuz edilen 'Umacı' karakteri de bu varlıkla ilişkili olmalıdır.

   KAYBEREN: Kırgız halkının inanışında yabanıl hayat ve hayvanların koruyucu tanrısının adı olup, hayvanların çoğalmasını sağlamaktaydı.

   KEÇEL: Alaycı, hilebaz, çokbilmiş bir karakterin adı olup, efsanelerin gerçek kahramanlarının yardımcısı veya arkadaşıdır.

   KER YUTPA: Altay Türklerinin inanışında yeraltı dünyasına ait dev bir yılanın adı olup, bugüne dek yuttuğu tüm insanları içindeki karanlık alemde saklamaktaydı. Yeraltındaki Kutsal/Büyük Deniz (Bay Tengis)' de yaşar. Çatal kuyruklu ve dört ayaklıdır. Gözleri parlak bakır renklidir. Ayakları kızıldır. Yeşil baldırlı, ak göğüslü, kayık gibi yassı çenelidir. Olağanüstü büyüklüktedir, görenlerin yüreğine korku basar. Erlik Han' ın sarayını korur, onun hizmetkarı olarak bilinir. Bazı metinlere göreyse Toybadım Irmağı' nın kıyılarında yaşayan korkunç canavardır. Bir fili tek lokmada yutabilir. Kendisiyle aynı özelliklere sahip Abra ile adı birlikte anılır. Balık formunda tasvir edilen bir varyasyonu Ker Balık (Ker Doydu) olarak adlandırılmaktaydı. Yutpa; Abra ve Ker Balık yanında birde Ker Arat olarak dört yeraltı canlısı ile birlikte bahsedilir. Bazen de dördünün aynı varlık olduğu düşünülür.

   ABRA: Altay Türklerinin inanışında yeraltı dünyasına ait dev bir yılanın adı olup, bugüne dek yuttuğu tüm insanları içindeki karanlık alemde saklamaktaydı. Yeraltındaki Kutsal/Büyük Deniz (Bay Tengis)' de yaşar. Çatal kuyruklu ve dört ayaklıdır. Gözleri parlak bakır renklidir. Ayakları kızıldır. Yeşil baldırlı, ak göğüslü, kayık gibi yassı çenelidir. Olağanüstü büyüklüktedir, görenlerin yüreğine korku basar. Erlik Han' ın sarayını korur, onun hizmetkarı olarak bilinir. Bazı metinlere göreyse Toybadım Irmağı' nın kıyılarında yaşayan korkunç canavardır. Bir fili tek lokmada yutabilir. Kendisiyle aynı özelliklere sahip Ker Yupta ile adı birlikte anılır.

   KIPÇAK MELİK: Dede Korkut kitabında Kara Budak' ın amansız düşmanlarından birisi olup, demir bir yay kullanmaktaydı.

   KIZAĞAN TENGERE: Altay Türklerinde 17 kattan oluşan gökyüzünün dokuzuncu katında ikamet eden savaş tanrısının adıdır. Kırmızı yularlı bir devreye binmiş elinde gökkuşağından bir asa taşıyan yaşlı adam formunda tasvir edilmekte, orduların yönetilmesi ve düşmanlarını yenmekte insanlara yardımcı olmaktadır.

   KİR: Doğu Sibirya' da yaşayan Saka halkının inanışında yeraltında yaşayan tek gözlü, kel kafalı, tek ayaklı değişken tabiatlı kötü ruhlardır. varlıkların adıdır. Yakutlar bu yaratıklara 'Abaası' adını vermişlerdir.

   KOMDEİ MİRGAN: Tatar söylencelerinde kafası kapmasına karşın yerine gelip dirilen bir kahramanın adıdır. Komdei Mirgan, ölüler dünyasının hakimi Erlik Han' ın kızı kara tilkiyi kovalarken karşısına çıkan Yelbegen adlı 9 kafalı, 40 boynuzlu öküz, kahramanın kafasını koparmıştır. Bununla birlikte kahramanın kız kardeşi Kubaiko, ölüler dünyasına giderek çeşitli maceralardan sonra Hayat Suyunu ele geçirerek kardeşini hayata döndürmeyi başarmıştır.

   DEMİR TIRNAK: Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Altay, Karakalpak inanışlarında bakır veya demir tırnaklı, demir burunlu güzel bir kadın olup Tepegöz' ün kız kardeşi veya karısının adıdır. İnsanlarla yüz yüze geldiği zaman burnunu saklar.

   EHEKON: Tunguz halkının inanışında ağaç kökünde ikamet eden av tanrısının adıdır.

   EMEKET: Yakut efsanelerinde kel ve parmak boyunda bir adam olarak tasvir edilen bir ruhun adı olup kamlık eden şamana yol göstermekle görevlidir.

   İÇÇİ: Yakut halkının inanışında dağ, orman, nehirlerin iyiliksever koruyucu tanrılarının adı olup, kendilerine saygısızlık edenleri cezalandırmayı da ihmal etmemekteydiler.

   İRT: Sibirya Hazarlarının inanışında nehirler ve sürüngenlerin koruyucusu kabul edilen bir dağ ruhunun ad olup, örgülü kızıl-kahverengi saçlı, bacakları yerine yılanlar bulunan kadın formunda tasvir edilmekteydi.

   İYE: Koruyucu özelliklere sahip tabiat ruhlarına verilen isim olup, kötü niyetli ruhlar olan Bizden Yeğler' in karşıtıdırlar.

   İYE KIĞIL: Yakut halkının inanışında şamanların öbür dünyada yaşayan ruhunun adıdır. İye Kığıl, şamanın yaptığı ayinlere katılan yardımcı ruhlardan birisi olmayıp görevi şamanın sağlığını korumak, ruhunu terbiye etmek ve hayat yolunca arkadaşlık etmek olan vahşi hayvan görünümünde bir varlıktır.

   KAM: Şaman, kahin, şifacı anlamına gelen bir kelime olup, Manihaizm ile Budizm' i kabul eden Uygur Türklerinde 'büyücü, cadı' anlamlarında kullanıldığı tespit edilmiştir. Tuva Türklerinde Ötügen adlı kutsal dağın 'Kam Nami' adlı sahibinin olması, Sarı Uygurlarda şamanların 'Kamorten' adlı koruyucu bir ruhunun olması, Kumanlardan bir tanrı adıdır. Rus tahrihçi Lev Nikolayeviç Gumilyov, 'kam' ve 'kamlık' kelimelerinin MS 7. yüzyıldan önce tespit edilemediğini, Altay Türkleri arasında 7-12. yüzyıllar arasında ortaya çıktığını dolayısıyla şamanizim Türk kültürüne sonradan adapte olduğunu ileri sürmektedir.


   DÜNYA AĞACI (HAYAT AĞACI): Dünyayı ayakta tutan ağaç. 

(https://gokborutarih.blogspot.com/2017/06/dunya-agac-hayat-agac.html)

   KAYRA HAN: Yaratıcı, tanrı. Kendisi için yarattığı göğün on yedinci katındaki nurlar aleminde yaşar.

(https://gokborutarih.blogspot.com/2017/05/prof-w-radloff-derledigi-altay-yaratls.html)

   ERLİK HAN: Yeraltının ve kötülüğün efendisi, şeytani ruhların lideri. Şeytan.

   UCUBELER: Genelde hayvan şeklinde, çok büyük, heybetli gök mavisi veya kara renkli varlıklar. Erlik Han' ın askerleri.

 
 AK ANA: Kayra Han' a "Yarat!" diye tavsiyede bulunan ışıktan varlık. Deniz Tanrıçası. Başında gücü simgeleyen ve taca benzeyen zarif boynuzları bulunur. Alt kısmında denizkızı gibi çok uzun bir balık kuyruğu bulunur. Kuyruğu hafif maviye çalan bir renktedir. Etrafında denizyıldızları dolaşır. Akdeniz' de yaşadığı söylenir.

   MAYTERE: Gök Oğul. Kayra Han nur alemine çekilince insanların büsbütün başı boş kalmaması için yer yüzüne gönderdiği varlık.

   MANDİŞERE: Kayra Han' ın Erlik' in dünyasını yıkmak için yolladığı, güçlü mızrağı olan kahraman.

   GÜN ANA: Göğün yedinci katında yaşar.

   AY ANA: Göğün altıncı katında yaşar.

   DEMİR (TEMİR) KAVAK: Ölümsüz ağaç. Bu ölçüme gelmez devasa ağacın ortadaki dalları üzerinde iki benzer kara kartal tünemekte ağacın altında ise zincire vurulmuş Azer ve Kazar adlı köpekler bulunmaktadır.

(https://gokborutarih.blogspot.com/2017/05/maaday-kara-destan-ozet.html)

   İTBARAK: Uzun tüyleri nedeniyle Barak adını alan bir köpeğin kutsal Kara renkli, pis vücutlu, çirkin köpek yüzlü, köpekler gibi çıplak ve yaya insanımsı varlık.

   AAN ALAHÇIN HATUN (AAN DARHAN HATUN): Yer tanrıçası. Işıklı bir yüze, beyaz saçlara sahiptir. İyi niyetli, temiz kalpli bir varlıktır. Büyük kayın ağaçları üzerinde yaşar. O, düz yeşil alanlarda küçük kasırgalar halinde dolaşır. Otların, bitkilerin ve ağaçların büyüyüp boy atmaları için, onları korur. İnsanlar bunlara zarar verdiğinde ise çok üzüntü duyup ağlar. Ereke veya Cereke adlı bir oğlu ve Kırkıttar adlı bir kızı olduğuna inanılmaktadır. Yaz başlangıcında dallarını kırmanın kesinlikle yasak olduğu kutsal ve yaşlı bir ağacın altında adına kurban kesilirdi.

   AAN ARKIL OYUN: İlk şamandır. 3 yıl önce ölenleri bile diriltmeye ve körlerin gözlerini açmaya kadir biridir. Tanrı tanımaz.

   AAN DARHAN TOYON: Ev ruhu, ateş ve ocak sahibi. Kısa boylu, beyaz saçlı ve yaşlı görünümünde. Aileyi, kötü ruhlardan koruyup saklayan bir ruhtur. Buna göre de onu her gün beslerler. Kazandan çıkan ilk lokma onundur. Ancak saygısızlık gördüğü taktirde insanlara çeşitli acılar verir ya da her yeri yakar.

   ABZAR İYASE: Ahırda, evin avlusunda veya bahçesinde yaşayan bir ruhtur. İnsanların gözüne ancak uzaktan uzağa, insan kılığında veya değişik hayvan şekillerine bürünerek görünebilir.

   AĞAÇ KİŞİ: Şeytani bir varlıktır. Hem kadın hem de erkek cinsinden olan bu varlık, ormanlarda yaşar. Vücudu baştan başa sık tüylerle kaplı olan Ağaç Kişi, görüntü itibariyle, insanla maymun arasında bir varlıktır. Mide bulandırıcı bir kokuya sahiptir. Yemek bulmak için bağları bostanları dolaşır. Bazen de insanların attıkları elbiseleri götürüp giyer. Köpeklerden korkar.

   AL KARISI: Kayalık dağlarda, çay kenarlarında, ıssız yerlerde ve ahırlarda yaşayan peri kızı gibi bir varlık. Değişken tabiatlıdır. Söylenen her şeyin tersini yapar. Çirkin avurtlar, göçmüş, güçlü kuvvetli ve uzun boyludur. Yeni doğum yapmış kadınların yanına gelir ve onları yalnız bulduğunda ciğerlerini yer.

   ALEYBANI: Oldukça uzun boylu, beyaz tenli ve çıplak olan kadın cinsinden şeytani bir varlık. Göğsüne iğne saplandığı zaman artık hiçbir yere kımıldayamaz.

   ALI KİŞİ: Dağ ruhu

   ANANKLAR: Göze görünmezler ve nasıl göründükleri bilinmez. Suların akışına hükmederler. Çayların hızlı ve yavaş akması ve seller onların isteğiyle olur.

   ARÇURI: Ormanlarda yaşayan şeytani varlık. Uzun saçlı, kara görünümlü ve tüm vücudu tüylerle kaplı olan bu varlığın ikisi önde, ikisi arkada olmak üzere dört gözü, üç eli ve üç de ayağı vardır.

   AYZIT HATUN: Güzellik Tanrıçası. Aşkın ve güzelliğin simgesidir. Ongunu kuğudur. Kuğular bu yüzden kutsal sayılır ve dokunulmaz. Kuğular biçim değiştirmiş kutsal kızlar olarak kabul edilir. Ayzıt gümüş tüylü bir kısrak biçimine bürünebilir ve gökten yeryüzüne bu şekilde iner. Kısrak kılığındayken kuyruk ve yelelerini kanat gibi kullanır. Ormanda dolaşmayı sever. Ak bir kalpağı, çıplak omuzlarında ak bir atkısı vardır. Çocukları ve hayvanları korur. Hamile kadın doğum arifesindeyken göze görünmeden gökten inip gelir ve kadının başının ucunda oturur ağrılarını hafifletir. Çocuk doğduktan 3 gün sonrada yurdu terk edip gider. İnsanlara sevgi ilham eder. Sarayının kapısında ellerinde gümüş bakraçlar ve gümüş kamçılar bulunan yasakçıları (bekçileri) vardır. Bu yasakçılar kötü insanları içeriye almazlar. 

   AZKTI: İnsanlara, onlara en yakın kişiler şeklinde görünüp insanı azdırıp uçuruma, dağa ve çaya götürerek ölüme sürükleyen şeytani varlık.

   AZMIÇ: Belli bir görüntüsü yoktur. Tek başına yola çıkan insanları onları tanıyan birinin sesiyle çağırır. O insan dönüp cevap verirse bu ruhun buyruğu altına girmiş olur. Azmıç, bu insanı alıp, kayadan aşağı atar.

   BOSTANCI DEDE: Bedeni sık tüylerle kaplı, saç-sakalı birbirine karışmıştır. Kanatları olan ve insan gibi konuşabilen atı vardır. Uçan kuşlarla yakınlığı vardır. Onun nerede olduğunu kartal gibi kuşlar bilir.

   DİRİLİK SUYU: İçeni ölümsüz yapan su.

   KAYRAKAN: On yedi yolun kesiştiği yerde yaşar ve Kayra Han ile Erlik' in arasında aracılık yapar.

   MISTAN: İhtiyar bir kadın görünümündedir. İnsanların kanını topuklarından emer ve yeraltı dünyasında esir olarak sakladığı insanları yer.

   OBUR: Geceleri mezardan çıkarak etrafı dolaşıp insanları rahatsız eder ve eline geçen ger şeyi yiyip yutar. O' nun korkup çekindiği hiç kimse yoktur. Onun, bulaşıcı hastalıklar dahil olmak üzere, insanlara her türlü zararı dokunabilir.

   PURA-PURA KAN: Şamanların gökyüzüne çıkmak için Ülgen' den aldıkları kurt başlı atlar.

   SAZAKAN: Göklerde dolaşan şeytani varlık. Yaz mevsiminde bulutların arasında dolaşır, baharda ise yağmurdan önce kendini gösterir. Onun ortaya çıkması, gür yağmur ve bol ürün olacağının göstergesidir. O, kocaman bir varlıktır. Başı ceylana benzer ve kollu, budaklı boynuzları vardır. Açık bir havayı bir anda yağmurlu bir havaya dönüştürebilir. Sazakan yağmuru güçlendirip şimşeğin daha güçlü çakmasına sebep olur.

   SEMENDER: Vücudu ufak, gagası uzun bir kuştur. Gagasının şekli binlerce küçük, büyük delikten oluşmuş neye benzer. Bu kuşun inanılmaz büyülü sesi vardır. Ömründen 220 yıl geçtikten sonra uçma yeteneğini yitirip, yüksek bir dağın başına yerleşir ve kendi halinde inlemeye başlar. Diğer kuşlar onun başının üstüne toplanıp, ağaç parçalarından bir yığınak yaparlar. Daha sonra Semender Kuşu bu yığınağın başında, sihirli ve yanık bir sesle şarkı söylemeye başlar. On gün şarkı söyledikten sonra, kanatlarını durmadan birbirine sürmeye başlar ve göğsünden alev çıkana kadar bu işi sürdürür. O' nun vücudundaki alev, üzerine oturduğu ağaç parçalarına sıçrar ve onlar da yanmaya başlar. Kuş yanıp kül olduktan sonra kor, kendiliğinden kızarır. Kırk gün sonra bu yumurtadan bir yavru çıkar. O da atalarının yolundan giderek büyür, canlanır ve yeniden semendere dönüşür. Bu döngü bu şekilde sonuza kadar sürer ve sonsuz kez tekrarlanır.

   SUT KATIN: Orman ruhu. Kadın görünüşündedir. Geceleri köylerin çevresinde dolaşır.

   ŞEŞE: Bilinmezler aleminden gelen şeytani yapıya sahip kuştur. Sadece geceleri uçan bu kuş, daha çok erkek çocuklara zarar verir. Yalnız kalan çocuğu boğazından vurup öldürür. Kırkı çıkmamış bebeğin kararıp ölmesi için sadece bir kez üzerinden geçmesi yeterlidir.

   TEPEGÖZ: Anormal büyüklükte olan, insan eti yiyen tek gözlü şeytani varlık. Demir Tırnak onun eşidir. (bazen de kızı veya kız kardeşi olarak da gösterilmiştir)

   YADA TAŞI: Kurdun karnından çıkan şifalı bir taş. Ona bazen "çada", "yat" ve "yay" taşı da denir. Bu taşın yardımıyla, havayı değiştirip, yağmur yağdırmak mümkündür.

   YEL BABA: Dünyada ki tüm fırtınaların yöneticisi olan varlık.

   TOYDU BALIK: Dev bir ölüm balığı olarak bilinir. Yeraltındaki büyük denizde yaşar. Olağanüstü bir boyuta sahiptir. Ağzı gırtlağının altında, gözü ise ensesindedir. Belkemiği ters çevrilmiştir. Zincirlerle bağlı tutulur. Başını ve vücudunu oynatınca depremler yaratıp, tufanlar kopardığına inanılır. Ker Balık da denir. Adı Abra ve Yutpa ile birlikte anılır. Adı Doy/Toy kökünden türemiştir. Yemek, yutmak anlamlarını içerir. Doydu bazı lehçelerde Yeryüzü anlamına gelir. Bu bağlamda Yeryüzü Balığı veya yeryüzünü taşıyan balık olarak da anlaşılabilir.

   İBLİS KAĞAN: İblis Han olarak da bilinir. Türk söylencebiliminde Yakut halkının inanışında savaş tanrısının adı olup büyük muharebelerden önce adına törenler düzenlenir, savaşçılara cesaret vermesi ve savaşta okların ucunun düşman kanına boyanması için yardımı istenirdi. Şamanlar üç gün üç gece kamlık yapıp İblis Han' a düşmanın mahvolması için yakarmaktaydı. 

   KARAKUŞ: Şamanlara yardımcı olan bir ruhun adıdır. Yeryüzünün ve doğann koruyucusu olan Karakuş' un uçtuğu zaman şiddetli yağmurlar yağdırarak, fırtınalar ve şimşekler çıkardığı rivayet edilmiştir. Ayrıca Şamanların diğer dünyaya yolculuklarını gerçekleştirmek için kullandığı bir yardımcı olarak da karşımıza çıkmaktadır. Türk söylencebiliminin önemli bir öğesi olan Karakuş' a ait bilgilere, en eski olarak Irk Bitig (Uygur dönemine ait olan Türk yazısıyla yazılmış fal kitabı) adlı kitapta rastlanılmaktadır. 

   KUTAY BAKSI TOYON: Yakut Türklerinde demircilik, gerek dil gerekse de bir zanaat olarak çok önemliydi. Yakutlara göre Kutay Baksı Toyon, yeraltında yaşayan "Sekiz Yeraltı Tanrıları" nın soyundan gelirdi ve aslen insanlara kötülük getiren bu ruh, 'demircilerin koruyucusu' idi. Demirciler onun şerefine kırmızı bir inek keserlerdi. Bu ineğin kanını çekiç, örs, kerpeten, körük gibi demircilikle ilgili aletlere sürerler ve ineğin ciğeriyle yüreğini çıkartıp demir ocağında iyice kızartırlardı. Sonra da kızarmış ciğeri alır, yok oluncaya kadar örs ve çekiçle döverlerdi. Demirci için önemli olan kerpeten, çekiç, örs ve körük gibi aletleri de kutsal sayılırdı. Bunların her birini koruyan "İççi"leri yani koruyucu ruhları vardı. Yakutlar, Ruslarla ilişki kurduktan sonra onlardan da birçok demirci aleti almışlardır ama bu yeni ve yabancı aletlere kutsiyet atfetmemiş, bir önem vermemişlerdi. Kutsal demirci aletlerinin hepsi yerli ve geleneksel biçimde yapılmış olanlardı. 

   ÇIVI: Savaş cinidir. Çığı yada Çiği de denir. Geceleri birbirlerine ok attıkları söylenir. Bu nedenle bu varlıkların bulunduğu bilinen yerlerde dışarıya çıkmaya korkulur ve mecbur kalınıp çıkıldığında da temkinli davranılır. Divanü Lügati't Türk' de bahsi geçmektedir.

   OKAY HAN: Sihirbazlık tanrısıdır. Öteki dünyayla bağlantılı bir büyücüdür ve su altında yaşar. İnsan kanlarından meydana gelen denizle çevrili bir kalesi vardır. Bu kale insan kafataslarından örülmüştür ve tabanı denizde, tavanı gökyüzünde biter. Kalenin avlusu hayvan kılığındaki insanlarla doludur, onları bu hale Okay Han getirmiştir.

    OT EZİ: Ateş Ruhu. Türkler eskiden beri ateşe büyük bir saygınlık göstermiş ve onda bir ruh bulunduğuna inanmışlardır. İnsanı kötülüklerden ve hastalıklardan koruduğuna ve gökten geldiğine inanılan ateş ruhudur. Gelecekten haber almak için kullanıldığı gibi hayvan (koyun. kısrak) kurban edilir, yeni evliler tarafından yağ, içki içenler tarafından içtiklerinin bir kısmı içine dökülerek onurlandırılır. 

   BÖRTEÇİNE: Ergenekon' dan çıkma vaktinde Türklere yol gösteren Bozkurt' un adıdır.

   ERKLİĞ HAN: Uzay Tanrısıdır. Yıldızlardan, göktaşlarından ve gök nesnelerinden sorumludur. Erklik olarak da söylenir. Adı gezegenlerden birisine (Satürn veya Venüs) verilmiştir. İnanışa göre gökyüzünde yıldız kaymalarının sorumlusu da Erkliğ Han' dır. Bunlara ateşli ok denir. Erlik Han ile karıştırılmamalıdır. 

   ERBÖRÜ: Türk söylencebiliminde kurda dönüşebileceğine inanılan kişilere denir. Özellikle dolunayın etkisiyle bu durumun ortaya çıktığı kanısı yaygındır. Kurt adam.

   ÇAKAY HAN: Yıldırım Tanrısıdır. Şimşekler ve yıldırımlar çaktırır. Yayına koyup attığı oklar yıldırımlardır. Yerdeki kötü ruhları izler ve onların saklandığı ağaçların üzerine ateşini gönderir. Yıldırım düşen ağaçtan bir parça alınıp saklanırsa eve kötü ruhların girmesi engellenir. Yıldırımın düştüğü yer artık Çakay Han' a aittir ve orayı kimse mülk edinmez. Moğollar şimşek ve yıldırımdan korkarken Türkler bundan sevinç duyarlar. Türkler yıldırım düşünce at sürüp göğe ok atarak bu sevinçlerini gösterirler. 

   KÖRMÖZ: Hayalet anlamına gelir. İyilik ve kötülük yapan ruhların tamamıdır. Bunların başında Kürmez Han bulunur. Kimi zaman Tanrının görevlendirdiği varlıklardır. Şeytani varlıklara ise Sokor Körmös (Kör Melek) adı verilirdi. 

   KÜRMEZ HAN: Ruhlar Tanrısıdır.

   ALAZ HAN: Ateş Tanrısı. Alas Han olarak da bilinir. Evlerdeki ateşi korur. Evcil hayvanların da koruyuculuğunu yapar. Ocak ve içindeki ateşi kutsaldır ve ona saygılı davranılmalıdır. Aksi taktirde Alaz Han kızarak yangın çıkartır. Türklerde gökyüzü büyük bir çadır olarak düşünüldüğü için, ev tanrısı olan bu ruh, yeryüzünün sıcaklığına da müdahale eder. Sıcak hava üfler ve böylece yaz gelir. Al/Yal kökünden türemiştir. Ateş, alev demektir. Yalaz, yalazlanmak sözcükleriyle bağlantılıdır.

   YELBEGEN: Dev bir yılan veya evren (ejderha) olarak bilinen Yelbegen kimi zaman yedi başlı olarak tasvir edilir. Asıl formu insan olmakla birlikte 3, 7 veya 12 başı olduğu söylenir. Siyah veya sarı renklidir. İnsanlar güneş ve ay tutulmasını Yelbegen' in bu gök cisimlerini yemesi olarak anlatmıştır. Yelbegen gelirken önce gök gürler sonra şimşekler çakar, yer sarsılır, sonra da kara bir bulut görünür. Bazen Yelbegen bunun içinden çıkar. İnsan ve koyun yemeyi sever, atlara düşmandır.

   ASAR: Tanrılar Yurdu' dur. Azar olarak da söylenir. Tanrıların yaşadığı gökyüzü demektir. Aynı sözcük ilah anlamına da gelir. 

  TAZŞA: Kel kahramandır. Daz (kel) başlı bir yiğittir. Gücünü kelliğinden alır. Türk söylencelerinde kellik bir güç ve zeka simgesidir. Aynı zamanda dolaylı olarak ve kendiliğinden ortaya çıkan kurnazlık ve yenilmezlik gibi özellikleri barındırır. Daz (kel) başlı yiğit asla yenilmez. Bazı durumlarda normal, sıradan bir insan olan kahraman silkinerek biçim değiştirerek birenbire Tazşa' ya dönüşür. Tazşa, keloğlan' ın önsel ve ilkel biçimidir. Ancak Keloğlan gibi gülünç değildir.  

   ÜLGEN: Baş Tanrı Kayra Han' dan sonraki en büyük tanrıdır. İyilik, merhamet, güç, cömertlik, bolluk, gıda ve verimli yağmuru sembolize eder. Ünvan olarak adından sonra Han ifadesi ve adından önce genelde Bay veya Bey ifadesi kullanılır. Ülgen' in anlamının "olağanüstü" olduğu düşünülmektedir. Ülgen, insanların koruyucusu ve iyiliğin sembolü olarak Kayra Han tarafından yaratılmıştır. Kayra Han evrenden önce de vardı ama Ülgen evren ile birlikte var olmuştur, evrenin içini var eden ve düzenleyen Ülgen' dir. İyiliği sevdiğinden insanlara beyaz taş ve kara taşı birbirne sürterek ateş yakmasını öğretmiştir. Yerdeki mekanı Altın Dağ' dır. Altın Dağ' da altından kapısı olan sarayda altından bir tahta oturur. Göğün hakimi olduğundan göksel olayların da kaynağıdır. Yıldırımlara sahiptir, silah olarak kullanır. Yıldırımlarını yay ile gönderir. Bozkurt başta olmak üzere bir çok hayvana dönüşebilir.

   OD ANA: Ateş Tanrıçasıdır. Alaz Han ile benzerdir.

   BÜRKÜT ATA: Merküt veya Kartal Ata olarak da bilinir. İki kartal başlı ve dört ayaklı söylencebilimlik karakterdir. Arka ayakları bir aslanınkine benzer ve kuyruğu sivridir. Türkçe' de bürküt, büyük kartalllar için kullanılan bir kelimedir.

   UPKAN: Türk söylencebiliminde Upir, Ubır, Hobur, Vupar olarak da karşımıza çıkar. Günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılır. Vampirdir. Bir görüşe göre eski Türkçe "Obur" dan gelrek Slav dillerinin etkisiyle vampire dönüştüğü öne sürülür.

   AŞAPATMAN: Tıp Tanrıçası. Yaşlı ve bilge görünümlü bir kadındır. Sahip olduğu güç yardımıyla derdi hastanın vücudundan kovar. Kızıl saçlı, inci dişli, gelecekten haber verebilen, insanları beladan koruyan bir varlıktır. 

   JEZTIRNAK: Kötücül bir varlıktır. Türk söylencebiliminde bütün kötü kadınlara yüklendiği gibi Jeztırnak' a da Albastı davranışları eklenmiştir. Yüksek ve dağlık yerlerde, ormanlık alanlarda yaşarlar. Olağanüstü ve sihirli bir varlıktır, büyü yapar. Normal insanlar gibi giyinip onlarla yaşayabilir, hayvancılık işiyle uğraşabilir. Anlatılanlara göre normal bir kadın gibi görünse de vücudunu kaplayan kılları onu ele verir. Kahverengi renklidir, bedeni insan gibi olsa da yüzü bir köpeğin yüzünü andırır. Erkekleri baştan çıkarmak istediğinde güzel bir kızın görüntüsüne bürünür. Adı demir gibi sağlam ve güçlü tırnakları olmasından gelir, tüm gücü ellerinde toplanır. El tırnakları bakırdan, ayak tırnakları keçilerinki gibidir. Jeztırnaklar toplu halde yaşarlar, bir liderleri vardır. Ailelerine çok bağlıdırlar ve aralarından birine zarar verilirse hayatları boyunca o kişiden intikam alırlar. 

   

          Ak Ayaz: Beyaz ışık
          Ak Kam: İyi büyüler yapan şaman, büyücü
          Kara Kam: Ak kam tersi
         
     

Yorumlar